"İsimle Ateş Arasında" kitabı eleştirisi
Wednesday, 18 December 2024 09:25 pmUzun zamandır bir kitabı okurken bu kadar sinirlenmemiştim. Yapmayı en çok sevdiğim aktivitelerden biri olan kitap okumayı bana zehir eden bu kitabı bitirmeden bırakırdım ama maalesef aldığım bir ders için bitirmek zorundaydım.
Neresinden başlamalıyım, onu bile bilmiyorum. Çünkü kitabın kendisi de karmakarışık. Ama her şeyin başı bence yazardan başlıyor: Yazar ve onun bildiklerini gösterme çabası. Örneklemede hiçbir sorun yok, ne derler işte, anlatımı zenginleştiren öğeler vs. ama dakika başı, her cümlede bunu yapıp devam eden cümlelerde, paragraflarda HATTA BÖLÜMLERDE bile buna kalkışması bende kusma hissiyatı uyandırdı. Geçiyorum, geçiyorum; hala aynı konudayız. YETER YAHU, ANLADIK. Bir iki sayfa değil, bazen yirmi sayfa geçtiği halde bir adım ilerlemiyor hikaye. NEDEN YANİ ????? NEDEN? Mesela Nihade kokularla uğraşıyor diye İKİ BÖLÜM (hatta belki daha fazla) boyunca hangi koku neden çıkar, nereden gelmiştir vs. BUNLARI ANLATIYOR. YAHU BİRKAÇ PARAGRAF YETERDİ, ANLADIK ARAŞTIRMA YAPMIŞSIN YAZARKEN.
Üstelik de biçimi de farklı değil. Sürekli. Vurgu. İçin. Böyle. Yazmaya gerek yok!!!! (ALLAHIM DAHA DEMİN BİTİRDİM KİTABI SİNİRLERİM HALA ÜZERİMDE.) Virgül kullan çok istiyorsan yani, sana bir lütuf verilmiş virgül gibi, KULLAN İŞTE SANKİ PARA ÖDÜYORSUN VİRGÜLE.
KONUSUNUN NE OLDUĞUNA DA KARAR VEREBİLMİŞ DEĞİL. Önce istiyor bir karakter üzerinden ilerlemek, başlıyor isimsiz yeniçeriyi anlatmaya. (AMA ANLATAMIYOR, çünkü dediğim gibi tarihi olaylara benzetmekten, örnekler verip bilgisini göstermekten KARAKTERİ OLUŞTURMAYI UNUTMUŞ. İsmi geçen hiçbir “karakter”in, karakteri yok çünkü! HİÇBİRİNİN YOK. Hepsi sadece “isminden” ibaret. Yok Nihade’yi seviyormuş, aşıkmış – ki aşk da değil hissettiği, o ayrı konu.) Sonra gidiyor, kronolojik olarak Osmanlı’nın düşüşüne girip yeniçerilerin lağvedilmesine dönüyor işleyiş. Her bölüm aynı çizgiden devam edecek diye bir şey yok da, yaptığı şekil de aşırı düzensiz. Cilt olmasa birlikte durmayacak kitap.
Bu tutarsızlık biçimsel de gösteriyor kendini: Başlarda eski kelimeleri, eski tamlamaları kullanmaya çalışıyor yazar; sonra vazgeçiyor, modern kelimelere dönüyor. Bunu batılılaşmaya falan gönderme olarak yaptığını hiç zannetmiyorum, sadece DİĞER HER ŞEY GİBİ bunda da kararlılık sağlayamıyor.
AMAÇ NE?? AMAÇSIZ BİR KİTAP BU. Bize bir şey öğretmek ise, yeni öğrendiğim belki bir iki şey vardır ki bu da aşırı alakasız konulardandı, en fazla “trivia” olur yani. Yok, bu daha çok “character study” ise O DA YOK Kİ İŞTE DEDİM YA, KARAKTERİN KENDİSİ YOK ÇÜNKÜ!! HİÇBİR ŞEY YOK BU KİTAPTA!!! İnsanda oluşturduğu tek bir his var, o da kaybolan zamana duyduğum hüzün. Öyle ki bu hüzün, okurken sinirlenip bu yazıyı yazdığım zaman bahsederim, dediğim diğer düşünceleri bile unutturdu şu an.
SORMAK İSTEDİĞİM TEK ŞEY VAR, HOCAM NİYE BU KİTABI OKUTTUNUZ YANİ?
(crossposted from my goodreads)
Neresinden başlamalıyım, onu bile bilmiyorum. Çünkü kitabın kendisi de karmakarışık. Ama her şeyin başı bence yazardan başlıyor: Yazar ve onun bildiklerini gösterme çabası. Örneklemede hiçbir sorun yok, ne derler işte, anlatımı zenginleştiren öğeler vs. ama dakika başı, her cümlede bunu yapıp devam eden cümlelerde, paragraflarda HATTA BÖLÜMLERDE bile buna kalkışması bende kusma hissiyatı uyandırdı. Geçiyorum, geçiyorum; hala aynı konudayız. YETER YAHU, ANLADIK. Bir iki sayfa değil, bazen yirmi sayfa geçtiği halde bir adım ilerlemiyor hikaye. NEDEN YANİ ????? NEDEN? Mesela Nihade kokularla uğraşıyor diye İKİ BÖLÜM (hatta belki daha fazla) boyunca hangi koku neden çıkar, nereden gelmiştir vs. BUNLARI ANLATIYOR. YAHU BİRKAÇ PARAGRAF YETERDİ, ANLADIK ARAŞTIRMA YAPMIŞSIN YAZARKEN.
Üstelik de biçimi de farklı değil. Sürekli. Vurgu. İçin. Böyle. Yazmaya gerek yok!!!! (ALLAHIM DAHA DEMİN BİTİRDİM KİTABI SİNİRLERİM HALA ÜZERİMDE.) Virgül kullan çok istiyorsan yani, sana bir lütuf verilmiş virgül gibi, KULLAN İŞTE SANKİ PARA ÖDÜYORSUN VİRGÜLE.
KONUSUNUN NE OLDUĞUNA DA KARAR VEREBİLMİŞ DEĞİL. Önce istiyor bir karakter üzerinden ilerlemek, başlıyor isimsiz yeniçeriyi anlatmaya. (AMA ANLATAMIYOR, çünkü dediğim gibi tarihi olaylara benzetmekten, örnekler verip bilgisini göstermekten KARAKTERİ OLUŞTURMAYI UNUTMUŞ. İsmi geçen hiçbir “karakter”in, karakteri yok çünkü! HİÇBİRİNİN YOK. Hepsi sadece “isminden” ibaret. Yok Nihade’yi seviyormuş, aşıkmış – ki aşk da değil hissettiği, o ayrı konu.) Sonra gidiyor, kronolojik olarak Osmanlı’nın düşüşüne girip yeniçerilerin lağvedilmesine dönüyor işleyiş. Her bölüm aynı çizgiden devam edecek diye bir şey yok da, yaptığı şekil de aşırı düzensiz. Cilt olmasa birlikte durmayacak kitap.
Bu tutarsızlık biçimsel de gösteriyor kendini: Başlarda eski kelimeleri, eski tamlamaları kullanmaya çalışıyor yazar; sonra vazgeçiyor, modern kelimelere dönüyor. Bunu batılılaşmaya falan gönderme olarak yaptığını hiç zannetmiyorum, sadece DİĞER HER ŞEY GİBİ bunda da kararlılık sağlayamıyor.
AMAÇ NE?? AMAÇSIZ BİR KİTAP BU. Bize bir şey öğretmek ise, yeni öğrendiğim belki bir iki şey vardır ki bu da aşırı alakasız konulardandı, en fazla “trivia” olur yani. Yok, bu daha çok “character study” ise O DA YOK Kİ İŞTE DEDİM YA, KARAKTERİN KENDİSİ YOK ÇÜNKÜ!! HİÇBİR ŞEY YOK BU KİTAPTA!!! İnsanda oluşturduğu tek bir his var, o da kaybolan zamana duyduğum hüzün. Öyle ki bu hüzün, okurken sinirlenip bu yazıyı yazdığım zaman bahsederim, dediğim diğer düşünceleri bile unutturdu şu an.
SORMAK İSTEDİĞİM TEK ŞEY VAR, HOCAM NİYE BU KİTABI OKUTTUNUZ YANİ?
(crossposted from my goodreads)